Afganistan, 21 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen büyük bir depremin etkilerini hala yaşıyor. Gece saatlerinde oldukça güçlü bir şekilde hissedilen sarsıntı, ülkede büyük bir panik ve korkuya neden oldu. Resmi verilere göre, depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 2 bini aştı, birçok kişi ise hala kayıp durumda. Bu durum, Afganistan'ın deprem sonrası koordine etme yeteneğini daha da zorlaştırırken, yaralar sarılmaya çalışılıyor. Depremin yarattığı yıkım ve çaresizlik, yalnızca Afgan halkını değil, dünya genelini de derinden sarstı.
21 Ekim günü gece saatlerinde, 7.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Yerel kaynaklar, sarsıntının merkez üssünün Pakistan sınırı yakınlarında olduğunu bildirdi. İlk veriler, depremin etkisinin özellikle kuzey bölgelerde yoğunlaştığını gösteriyor. Afgan hükümeti, özellikle Samangan, Takhar ve Badakhshan gibi illerde büyük yıkıma neden olduğunu açıkladı. Deprem sonrasında birçok bina yıkıldı, yollar kapandı ve iletişim hatları kesildi. Bu durum, kurtarma çalışmalarını büyük ölçüde zorlaştırdı.
İlk saatlerde, acil servislerin yanı sıra uluslararası yardım ekipleri de devreye girdi. Ancak, yalnızca birkaç saat içinde 2 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiği haberi geldi. Çok sayıda insanlar, evlerinin çökmüş halde bulunması ve yıkılan yapılar arasında sıkışmış halde çıkarılmayı bekliyor. Yetkililer, kayıp insan sayısının daha da artmasından korkuyor. Bu durum, acil yardım ve kurtarma ekiplerinin çabalarını hızlandırmak için acil çağrılar yapmasına yol açtı.
Depremin hemen ardından Afganistan hükümeti, dünya genelinden uluslararası yardım çağrısında bulundu. Birçok ülke, deprem bölgesine yardım göndermek için harekete geçti. Türkiye, İran, Pakistan ve diğer komşu ülkeler, arama kurtarma ekipleri ve insani yardım malzemeleri göndererek Afgan halkına destek vermeye başladı. Birleşmiş Milletler (BM) ise acil durum yardımı sağlamak için fon sağlamaya karar verdi. Afganistan'daki insani kriz dikkate alındığında, bu yardımlar büyük önem taşıyor ve gelecekte daha fazla destek gereksinimi olacağı düşünülüyor. Yoğun yardım çalışmaları devam ederken, yıkımın boyutları da gün yüzüne çıkıyor.
Afgan kamuoyunda, bu tür afetzedeler için daha önceden hazırlıklı olmanın gerekliliği konusunda tartışmalar da başlamış durumda. Sadece depreme hazırlık değil, aynı zamanda ülkede yaşanan savaş ve iç karışıklıklar nedeniyle, sağlık hizmetleri ve temel altyapının yetersizliği de deprem sonrası durumunu ağırlaştırdı. Hayatta kalanların acil sağlık hizmetlerine erişimi oldukça sınırlı. Eğitim, sağlık ve altyapı konularında geçmişte yaşanan sıkıntılar, bu günlerde kendini daha da fazla hissettiriyor.
Afganistan'ın düzensiz yönetim geçmişinin, deprem sonrası yardımların etkili bir şekilde ulaşmasını engellediği konusunda da eleştiriler geldi. Ülkenin hâlihazırdaki yönetiminin, acil durum yönetimi konusunda yeterli eğitimi ve hazırlığı olmadığı eleştirileri, uluslararası gözlemciler tarafından dile getiriliyor. Bu durum, uluslararası destek çağrılarının ne denli hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Gelecek günlerde, deprem sonrası yeniden inşa süreci ve halk sağlığını koruma çabaları daha fazla tartışma konusu olacak. Ülkenin yeniden yapılandırılması ve normalleşme sürecinin hızlandırılması için hafif yıkım kadar en görünmeyen yaraların da tedavi edilmesi gerekiyor. Afet sonrası psikolojik destek ve rehabilitasyon ihtiyaçları, Afganistan’ın zor günlerinde yaşanan bir başka gerçeklik. Kayıp yakınlarını arayan aileler, kayıpların acısıyla mücadele ederken, psikososyal destek programlarına acil ihtiyaç olduğu gün gibi ortada.
Afganistan halkı, yaşanan bu büyük felaketin ardından dayanışma ve umut içinde yeniden ayağa kalkmak için mücadele ederken, dünya genelinde bu krizin etkileri de unutulmuyor. İnsanlar, depremde kaybolanların anısına saygı gösterirken, bu tür doğal afetlerin önüne geçebilmek için tüm ülkeler arasındaki işbirliğinin önemini bir kez daha hatırlıyor. Önümüzdeki günlerde yapılan yardım çalışmaları ve desteklerin sonuçlarını görmek, Afgan halkı için hayati bir öneme sahip olacak.
Sonuç olarak, Afganistan'daki bu acı olay, sadece bir doğal afetten fazlası; ülkenin zorlu tarihi, yönetim sorunları ve insani krizleriyle birleştiğinde çok daha büyük ve karmaşık bir tablo oluşturuyor. Bu süreçte herkesin üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi, bu zorluğun üstesinden gelebilmek için elzemdir. Hayatını kaybedenler için duyulan acı, bir yarayı daha açıyor ve bir ulusun yeniden doğuş hikayesinin nasıl yazılacağını sorguluyor. Zaman, sadece yaraları sarmakla kalmayıp, aynı zamanda daha sağlam ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için de kullanılmalıdır.