Son zamanlarda artan jeopolitik gerilimler ve özellikle İran ile ABD arasındaki ilişkilerin giderek kötüleşmesi, Tahran’ı askeri stratejilerini yeniden gözden geçirmeye yöneltti. İran, mevcut durumu değerlendirmek amacıyla üç ana senaryo üzerinde çalışıyor. Bu senaryolar, Tahran’ın füze kapasitesini ve askeri güçlerini nasıl kullanabileceğiyle ilgili stratejik bir çerçeve sunuyor. Yazımızda, İran’ın bu üç senaryoyu nasıl şekillendirdiğini, olası sonuçlarını ve bölgedeki dengeleri nasıl etkileyebileceğini inceliyoruz.
İlk senaryo, ABD’nin İran’a yönelik olası bir saldırısına karşı doğrudan askeri bir misilleme gerçekleştirilmesi üzerine odaklanıyor. Bu senaryoda, Tahran, kendi füzelerini ve takip eden hava savunma sistemlerini kullanarak Amerikan üslerine veya müttefik ülkelerdeki hedeflere saldırı gerçekleştirebilir. Özellikle Basra Körfezi’ndeki stratejik askeri üsler, İran’ın önceliği olacak gibi görünüyor. İran, bu senaryoyu hayata geçirmesi durumunda, Asya ve Avrupa’daki müttefikleri aracılığıyla geniş çaplı bir misilleme planı oluşturarak, ABD’nin olası müdahalesini daha zor hale getirebilir. Bu durum, bölgedeki güç dengesini olumsuz etkileyerek, daha geniş bir çatışma ortamının doğmasına yol açabilir.
İkinci senaryo, İran’ın daha gizli ve gayri resmi yollarla düşmanlarına karşı saldırıda bulunmasını öngörüyor. Tahran, bu strateji ile doğrudan çatışma yerine, siber saldırılar, terör örgütleriyle işbirliği ve bölgesel milis güçleri aracılığıyla ABD’nin etkisini zayıflatmaya çalışabilir. Özellikle Yemen ve Irak’taki Haşdi Şabi gibi milis gruplar, İran’ın yurt dışındaki çıkarlarını koruma veya rakip aktörler üzerinde baskı kurma amacıyla aktif hale getirilebilir. Bu şekilde, İran’ın karşısındaki güçlerin tepkilerin tahmin edilmesi zor hale gelecek ve diplomatik çözümler aramaya itecektir. Ancak bu tür bir stratejinin sonuçları, asimetrik savaş taktikleri nedeniyle oldukça belirsizdir ve geri tepme riski taşır.
İran’ın bu üç senaryosunun yanı sıra, uluslararası kamuoyu önündeki durumu da dikkate alması gerekiyor. Özellikle Avrupa Birliği ve Rusya gibi büyük oyuncular, Tahran’ın karşılaştığı baskıları görmekte ve bu durumu çözmek için devreye girebilir. Bu durum, Tahran’ın seçimlerini daha karmaşık hale getirebilir. ABD’nin nasıl bir misilleme ile karşılık vereceği de, İran’ın hazırlıklarını etkileyen önemli bir faktör olacak.
Sonuç olarak, İran’ın füzelerini hazırlarken üzerinde çalıştığı üç senaryo, bölgedeki dengeleri derinden etkileme potansiyeline sahip. Tahran’ın hangi yolu seçeceği ve bunun neticesinde nasıl bir çatışma ortamı oluşacağı, yalnızca İran’ın geleceğini değil, aynı zamanda uluslararası güvenliği de doğrudan etkileyecektir. Bölgede yaşanan gelişmeleri dikkatle izlemek, tüm paydaşların stratejik kararlarını yönlendirecek bir zorunluluk haline geliyor.