Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, bölgede barış ve istikrara yönelik önemli adımlar atmak amacıyla Abu Dabi’de bir araya geldi. Bu görüşme, her iki ülkenin de geçmişte yaşadığı çatışmaların ardından barış sürecine dair yeni bir ivme kazandırmayı hedefliyor. Yetkililer, bu buluşmanın iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmek için bir başlangıç olacağını umuyorlar.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerginlik, özellikle 1980'lerin sonlarına doğru Karabağ bölgesindeki etnik çatışmalarla başlamış, bir dizi savaş ve çatışma ile derinleşmiştir. 2020 yılında yaşanan son çatışmalar, her iki taraf için de ağır kayıplara neden olmuş ve barış görüşmelerini zorlaştırmıştır. Ancak uluslararası topluluğun ve bölgedeki güçlerin desteğiyle bu tip müzakerelere olan ihtiyaç her zamankinden daha fazla hissedilmektedir. Abu Dabi’de yapılan bu görüşme, iki ülke liderinin barışa olan bağlılıklarını kanıtlamak adına atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Pek çok gözlemci, bu tip zirvelerin sadece liderlerin bireysel görüşmeleri olmakla kalmayıp, aynı zamanda halkların da birbirine yakınlaşması için bir fırsat sunabileceğini düşünüyor. Liderlerin, barış süreci için atılacak somut adımları kamuoyuna duyurarak güven inşa etmeleri gerektiği üzerinde duruluyor. Bu anlamda, Abu Dabi'deki görüşmelerin ardından her iki tarafın da olumlu mesajlar vermesi, uluslararası güvenin artmasına katkıda bulunabilir.
Abu Dabi'deki bu görüşmelerin sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkileri de etkilemesi bekleniyor. Uzmanlar, bu tür müzakerelerin Orta Doğu'daki diğer aktörler için de yeni iş birliği fırsatları sunabileceğini öne sürüyor. Özellikle enerji, ulaşım ve ticaret alanlarında atılacak adımlar, hem Azerbaycan hem de Ermenistan için stratejik önem taşıyor.
Sonuç olarak, Aliyev ve Paşinyan’ın Abu Dabi’deki buluşması, Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri için tarihi bir anı temsil ediyor. Barış için atılacak adımların hayata geçirilmesi, yalnızca iki ülkenin geleceği için değil, aynı zamanda bölgedeki barış ortamının tesis edilmesi açısından da kritik bir öneme sahip. Gelişmelerin izlenmesi, uluslararası kamuoyunun da dikkatini çekecek ve bu süreçte diplomatik çabaların sürdürülmesi gerekliliğini artıracaktır. Diplomatların, örgütlerin ve halkların bu sürece katkıda bulunması, kalıcı bir barış için temel unsurları oluşturacak.